Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü, 1987-1990 yıllarında yapılan çalışmalarda yaklaşık 130 bin futbol alanı büyüklüğünde sulu havzaya sahipken, son yıllarda kuraklığın tesiriyle 13 bin futbol alanına kadar geriledi.
Ankara, Konya ve Aksaray vilayet hudutlarının kesiştiği yerde bulunan Tuz Gölü, biyolojik çeşitliliğin korunması açısından değerli sulak alanlar ortasında yer alıyor.
Başta flamingolar olmak üzere binlerce kuşa mesken sahipliği yapan Tuz Gölü, yağış azlığı ve global ısınmanın tesiriyle her geçen gün biraz daha daralıyor.
Tuz Gölü’nde son yapılan araştırmalarda, yaklaşık 9 bin hektarlık alanın suyla dolu olduğu belirlendi.
“Aksaray ve Tuz Gölü özelinde bu yıl da az yağış aldığımız bir periyodu geride bıraktık”
Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Etraf Mühendisliği Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melayip Bilgin, AA muhabirine, Türkiye’nin en az yağış alan bölgesinin İç Anadolu Bölgesi olduğunu söyledi.
Bu bölgenin de en az yağış alan tarafının Tuz Gölü ve civarı olduğunu anlatan Alım, şöyle konuştu:
“İklim değişikliklerin tesiri yalnızca bu bölge yahut ülkemizle sonlu değil, tüm dünyada hissediliyor. İklim değişiklikleriyle birlikte yağışlar azalıyor, sıcaklıklar artıyor ve dünya ısınıyor. Bu iklim değişiklikleri için dünyada çeşitli tedbirler alınıyor. Aksaray ve Tuz Gölü özelinde bu yıl da az yağış aldığımız bir periyodu geride bıraktık. Bu az yağışlı devrin tesirlerini önümüzdeki aylarda ve gelecek yıl daha çok hissedeceğiz.”
Bilgin, mevsimsel, ziraî, hidrolojik, meteorolojik ve sosyoekonomik kuraklık çeşitlerinin bulunduğunu söz etti.
Bütün bu kuraklıkların bölgeyi etkilediğini belirten Alım, “Tuz Gölü’nün sulak alanı 1987-1990 yılları ortasına kadar yaklaşık 93 bin hektar civarındaydı. 2000’li yıllara gelindiğinde bu alan 30 bin hektarlara düştü. Şu anda ise 9 bin 200 hektar civarında. Tuz Gölü, 93 bin hektar civarındayken 130 bin futbol alanı büyüklüğündeydi. Kuraklığın ve iklim değişikliğinin tesiriyle 13 bin futbol alanına kadar geriledi. Yani Tuz Gölü’nün su dolu alanı 10’da 1 oranında kalmış gözüküyor. Global ısınma devam ettiği sürece ve kâfi tedbirler alınmazsa kesinlikle bu alanın daha da azalacağı öngörülmekte.” diye konuştu.
“Çok fazla yer altı suyu çekimi oluyor”
Bilgin, kuraklık tedbirleri manasında öncelikli yapılacaklar ortasında vatandaşların bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi gerektiğini lisana getirdi.
İnsanların kendilerine ziyan gelmediği sürece o dertli durumun ciddiyetine varamadığını aktaran Alım, şunları kaydetti:
“Maalesef sularımız azalmaya ve kesilmeye başlandığında bu durumun farkına varacağız. En kolay tedbirlerden bir tanesi, yer altı sularını bilinçsizce kullanmamak. Çok fazla yer altı suyu çekimi oluyor. Bunun sonucunda obrukların oluşması da kelam konusu. Avrupa’da kimi ülkelerde elektrik kesintileri meydana geldi. Bizde de su kesintileri olmaya başlarsa suyumuzun azaldığının farkına varacağız. Son yıllarda yağışların az olması ve bilinçsiz kullanım nedeniyle su zengini ülke tabirimizden su yoksulu tabirine gittiğimiz görünüyor. Çoklukla az su isteyen eserler ekilip biçilmesi gerekiyor. Biz maalesef eser az su istese de çok su istese de pirinç tarlası sular üzere suluyoruz.”
Kaynak: Son Dakika
