ZONGULDAK’ta lise yıllarında koleksiyonculuğa başlayıp misyon yaptığı 5 öğrencili köy okulunda müze kuran öğretmen Samet Terzi (39), öğrencileriyle bahçede tarım yapıp, keçiden bıldırcına hayvan besliyor. Çocuklara karşılaşabilecekleri riskleri de öğreterek hayata hazırladığını belirten Samet Terzi, “Hayatta karşılaşacakları her şeyi eğitim ortamında yapay ortamların dışında büsbütün tabiatla iç içe müsabakalarını istiyoruz. Bu bizim denetimimizde olduğu için güvenlik riskleri teşkil etmiyor. Ama ilerisi için çocuklar açısından çok değerli bir kazanım elde etmiş oluyoruz” dedi.
Ereğli ilçesine bağlı Terzi köyünde 11 yıldır misyon yapan öğretmen Samet Terzi, birleştirilmiş sınıflı 5 öğrencisi bulunan okulda ‘beceri temelli eğitim’ sistemiyle çocukların ‘yaparak yaşayarak öğrenmesini’ sağlamak için okulun bahçesinde tarım yeri oluşturdu. Okulda, fırtınanın yıktığı çatıların saclarından, atık materyallerden, düzeltilen yamuk çivilerden yararlanarak ‘sıfır atık atölyesi’ oluşturuldu. Atölyede, hem öğrencilerle birlikte hasadı yapılan ekinlerden eserler hem de el maharetlerini geliştirecek üretim çalışmaları yapılıyor. 5 çocuk, mevsimi geldiğinde bahçeye ekim yapıp, olgunlaştığında meyve ve sebzelerin hasadını da yapıyor. Bahçede, bezelye, havuç, patates, enginar ve Ereğli çileği yetiştiren öğrenciler, gül hasadı yapıp, reçel de üretiyor.
HAYVANCILIKLA DOĞAL ÖMRÜ TANIYORLAR
Okulda, keçiler, tavuk ve civcivler, hindi ile bıldırcınlar da bulunurken öğrenciler hem hayvanların bakımını yapıyor hem de vakit zaman severek doğal ömrü tanıyor. Ayrıyeten ölen hayvanlar yeniden bahçede gömüldükten bir müddet sonra, hafriyat yapan çocuklar, buldukları kemikleri de öğretmenleri eşliğinde inceliyor. Çocuklara hayatın içinde yer alan riskler de bu çalışmalarla öğretiliyor. Ayrıyeten okulda öğretmen Samet Terzi’nin lise yıllarındaki bir ödevle oluşturduğu para koleksiyonuyla başlayıp yöresel eserler ile tarihi aletlerin yer aldığı ‘Terzi Tarih ve Sanat Müzesi’ bulunuyor.
Köy okulu olmanın dezavantaj üzere görünen yapısını avantaja çevirdiklerini belirten Terzi, “Biz aslında köyde çalışma ortamımızdaki dezavantaj üzere görülen aslında bizim için avantaj olduğunu düşündüğümüz ögeleri ön plana çıkarmaya çalıştık. Bu konuda bilhassa etrafımızdaki faktörlerden yararlanmaya çalıştık. Topraktan, hayvandan, hayvancılıktan, tarım faaliyetlerinden ve bunun tabiat bilimiyle olan bağlarından yararlanarak kendi eğitimimiz ve pedagojik formasyonumuzla birleştirerek ortaya hoş eserler çıkartmaya çalıştık. Yaptığımız çalışmaları ‘nörodoğa’ çalışması olarak temellendirebiliriz. Bunu bakanlığımızın da çok teşvik ettiği ve bizden istediği, ‘beceri temelli eğitimlerle’ ilişkilendirdiğimizde biz burada birçok, marifet temelli atölye yapmaya çalışıyoruz. Mesela tarım atölyesinde bölgemizde bulunan eserleri yetiştirebildiğimiz kadar, çocuklarımızın çok tanışmadığı enginar, gül hasadı ve gül reçeli imali, sirke imali üzere farklı etkinlikler yapmaya çalışıyoruz çocuklarımızla. Bundan sonraki periyotlarda yetiştirebilecekleri farklı tarım eserlerini de keşfedebilsinler. Mesela yaban mersini çalışmaları yapıyoruz, tahminen bundan onlarca yıl sonra fındığın yerini alabilecek bir bölgesel eser olabilir bizim için” dedi.
‘YAPABİLEN KUŞAKLAR İLE ÜRETEN JENERASYONLARA KAVUŞMUŞ OLACAĞIZ’
Keçiden hindiye kadar birçok hayvanın bulunduğu hayvancılık atölyesini anlatan Samet Terzi, “Hayvancılık atölyelerinde bıldırcın, keklik, sülün, hindi üzere hayvanların hepsinin teğe bir üretimini gerçekleştiriyoruz. Aslında bu yaptığımız çalışmaları temellendirdiğimizde bizim ana ideolojimizin, bilmek değil, yapmak olduğunu düşünüyoruz. Zira yapabilen kuşaklar yetiştirdiğimiz vakit, üreten kuşaklara de kavuşmuş olacağımızı düşünüyorum” diye konuştu.
SIFIR ATIKLA YAPILAN ATÖYLE ‘DOĞA MUTFAĞI’
Yapımından dizaynına kadar çocukların da vazife aldığı sıfır atıklardan inşa edilen atölyeye, ‘Doğa Mutfağı’ ismini verdiklerini ve burada hasadını yaptıkları, topladıkları gereçleri eserlere çevirdiklerini tabir eden Terzi, “Ürünlerimizi burada çeşitlendirmeye çalıştık. Tasarımlarımızı, çalışmalarımızı, yoğurt mayalamasından sirke üretimine, ağaç işçiliğinden avize imaline kadar yaptığımız bütün dizaynları bu atölyede hem sergileme hem de üretmeye başladık. Her sene farklı bir eseri takdim ediyoruz. Geçen sene şeftali, ondan evvelki sene gül kolonyası, öncesinde de sirke yapmıştık çocuklarımızla. Bu sene de gül reçeli yapıyoruz. Gül reçelimizi de çocuklarımızın aileleriyle, köylülerle paylaşıyoruz. Eserin ortaya çıkma evresine kadar biz buradaki ‘Doğa Mutfağı’ ismini verdiğimiz alanımızı kullanıyor ve eserlerimizin tamamını afiyetle tüketiyoruz.” sözlerini kullandı.
ÇOCUKLAR TABİATLA İÇ İÇE HAYATI ÖĞRENİYOR
Çocukları hayata hazırlamaya çalıştığını tabir eden Samet Terzi, şunları söyledi:
“Hayatta karşılaşacakları her şeyi eğitim ortamında yapay ortamların dışında büsbütün tabiatla iç içe müsabakalarını istiyoruz. Bu bizim denetimimizde olduğu için güvenlik riskleri teşkil etmiyor. Ama ilerisi için çocuklar açısından çok değerli bir kazanım elde etmiş oluyoruz. Çocuklar birçok esere ve işe ‘Ben yapabilirim’ diyor. Bizler öğretmen olarak nesilleri aşılarken çocuklara da ağaçları aşılamayı öğretmeye çalışıyoruz. Bu farklı eğitim modelleriyle de çocuklarımıza hem merak hem ilgi hem de marifet kazandırmaya çalışıyoruz.”
ÖĞRENCİLER YAPTIKLARINDAN KEYİF ALIYOR
Öğrenciler, öğretmenleri Samet Terzi ile birlikte bazen bir ağacın altında, bazen atölyelerinde bazen de sınıflarında yöresel türküleri öğreniyor. Bir gün hayvanlarla uğraşan çocuklar bir öteki gün bahçedeki ekinlerin bakımını yapıyor. Bahçede yetiştirdikleri güllerin hasadını yapan öğrenciler, onlardan reçel üretmeye hazırlanıyor. Farklı yaşlarda olsalar da tek sınıfta eğitim alan çocuklar yaptıkları faaliyetlerde hem küme çalışmasını hem de üretebilmenin keyfini yaşıyor.
Öğrencilerden Belinay Demir, Eslem Çolak ve Orçun Yavuz yaptıkları çalışmalardan keyif aldıklarını söz ederken öğrenmenin ve üretmenin hoş olduğunu da söyledi.
Kaynak: Son Dakika
