Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Küme Toplantısı’nda gündeme dair açıklamalarda bulundu.
6 gündür devam eden İsrail- İran çatışmalarına ait değerlendirmeler yapan Erdoğan, “Bu atakların Türkiye‘ye muhtemel tesirleri konusunda bütün kurumlarımız, ilgili bütün arkadaşlarımız teyakkuz halinde. Her türlü aksiliğe, her türlü senaryoya karşı hazırlıklarımızı yaptık ve yapıyoruz” dedi.
Erdoğan konuşmasında şu tabirlere yer verdi:
“İsrail bir yandan Gazze’de soykırım hatası işlerken başka yandan Lübnan’a saldırdı, Suriye’ye saldırdı, Yemen’e saldırdı, buralarda sivilleri katletti. Batı Şeria’da her gün sivil yerleşim yerlerine saldırıyor, oralarda pakları öldürüyor, oraları adım adım işgal ediyor. Bütün bunlar yetmezmiş üzere İsrail, İran‘daki birtakım amaçlara saldırarak, İran içinde suikastlar düzenleyerek haydutluk alanını biraz daha genişletti. Şunu en başta söylemek mecburiyetindeyim; İran’ın İsrail‘in bu haydutluğu karşısında, bu devlet terörü karşısında kendisini savunması son derece doğal, yasal, tüzel bir haktır.
“İSRAİL TAM OLARAK TERÖR HAREKETİ GERÇEKLEŞTİRDİ”
İran, hukuk tanımayan, kural tanımayan, prensibi olmayan, şımarık, şımartılmış, gözü dönmüş bir ülke tarafından çok açık bir formda akına uğramıştır. Üstelik bu akınlar İran’ın nükleer müzakereleri devam ederken düzenlenmiştir. Kendisi nükleer silahlara sahip olan, üstelik nükleer çalışmalarında hiçbir memleketler arası kuralı tanımayan İsrail, müzakerelerin bitmesini beklemeden, sonucu beklemeden tam olarak terör aksiyonu gerçekleştirmiştir. Bütün dünyanın, bütün insanlığın gözleri önünde yapılan bu saldırganlık karşısında ne yazık ki başta Birleşmiş Milletler olmak üzere milletlerarası kurumlar ve devletler sessiz kalmakta, hatta kimileri maalesef bu haydutluğa alenen dayanak vermektedir. Gazze’de tam 625 gündür insanlığın utancı olan bir tablo yaşanırken sükut edenler, artık ateş süratle tüm bölgemize yayılırken yeniden derin bir sessizliğe bürünmüşlerdir.
Tekrar söylüyorum; bu saldırganlık, bu kural tanımazlık, bu devlet terörü ve haydutluk karşısında sessiz kalmak olan bitene bilhassa istek göstermektir. İsrail‘in bu şımarıklığına dayanak verenler kadar sessiz kalanların da eline, alnına katledilen sivillerin, öldürülen bebeklerin, çocukların kanı sıçramıştır ve o kan lekesi o ellerden, o alınlardan asla temizlenmeyecektir.
“ELİMİZDEN GELEN HER ŞEYİ YAPIYORUZ, YAPMAYA DA SABIRLA DEVAM EDECEĞİZ”
Bu kan ve utanç lekesi yalnızca Netanyahu’nun eline, alnına değil; yalnızca onu destekleyen Siyonistlerin eline, alnına değil; birebir vakitte susan, sessiz kalan, reaksiyonsuz kalan herkesin eline, alnına, varsa vicdanına da bulaşmıştır. Hem Gazze hem Suriye Lübnan, Yemen’e hem de komşumuz İran’a yönelik bu insanlık dışı saldırganlığın durması için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, yapmaya da sabırla devam edeceğiz.
Tıpkı son 23 yılda karşı karşıya kaldığımız öteki çatışmalarda olduğu üzere İsrail‘in İran’a yönelik terör hücumlarını da çok yakından takip ediyoruz. Bu taarruzların Türkiye‘ye mümkün tesirleri konusunda bütün kurumlarımız, ilgili bütün arkadaşlarımız teyakkuz halinde. Her türlü aksiliğe, her türlü senaryoya karşı hazırlıklarımızı yaptık ve yapıyoruz.
“HAMAS’A TERÖR ÖRGÜTÜ DİYENLERİN KIŞKIRTMALARINI MUHATAP ALMIYORUZ”
Bir sefer şunu herkesin bilmesi lazım; biz bakkal işletmiyoruz. Dünyanın en büyük ülkelerinden birini, Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetiyoruz. Devlet deneyimimiz, tarihi derinliğimiz, millet olarak yüzyıllara sari birikimimiz bu sürecin yönetiminde bizim en büyük referans kaynağımızdır. İktidar sorumluluğu içi boş telaffuzları, hamaseti, polemiği kaldırmaz. Sırtında yumurta küfesi olmayanların telaffuzlarıyla hareket edemeyiz. Daha düne kadar İsrail‘in istekli avukatlığına soyunup utanmadan, sıkılmadan Hamas’a terör örgütü diyenlerin kışkırtmalarını aslında muhatap almıyoruz. Meclis açılış hitabımda İsrail‘in artan saldırganlığına dikkat çektiğimiz için bizi zalimce eleştirenlere bugün bize akıl vermek, bizim hassasiyetimizi sorgulamak değil, şayet zerre miskal öz hürmetleri kaldıysa yanlışlarını kabul edip bizden özür dilemek düşer. Biz attığımız ve atacağımız adımları daha burunlarının tabanını görmekten aciz bu vizyonsuzların tavsiyelerine nazaran değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışan devlet ciddiyetiyle belirliyoruz. Biz çatışmanın, şiddetin, zulmün tarafında değil; hakkın, adaletin, diyalog ve diplomasinin tarafındayız.
“YOĞUN BİR DİPLOMASİ TRAFİĞİ İÇİNDEYİZ”
Bu anlayışla saldırganlığın sona ermesi için 13 Haziran’dan bu yana ağır bir diplomasi trafiği içindeyiz. Amerikan Lideri Sayın Trump ve İran Cumhurbaşkanı Sayın Pezeşkiyan ile iki defa görüştük. Bölgemizdeki tüm kardeş ülkelerin başkanlarıyla tıpkı biçimde telefon görüşmelerimiz oldu. Rusya Devlet Lideri Sayın Putin ile meseleyi enine uzunluğuna değerlendirdik. Bizim dışımızda öbür arkadaşlarımız da muhataplarıyla daima temas içindeler.
En başından beri İran’la da konuşabilen bir ülke olarak nükleer konusunun diplomasiyle tahlili için çabaladık. Bugün de silahların susması için üzerimize ne düşüyorsa yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Milletimiz müsterih olsun. Hükümetleri, Türkiye’nin menfaatlerinin, huzurunun, dirliğinin, güvenliğinin sonuna kadar takipçisiyiz. AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın güçlü dayanışması, bu fırtınalı sularda 86 milyonun tamamının teminatıdır.
“BÖLGEMİZDEKİ TÜM ÜLKELER GEREKEN DERSLERİ ÇIKARMALI”
Bir diğer mevzu şudur. İsrail saldırganlığının durdurulması evet, bütün dünya için, insanlık için elzemdir. Fakat bu yaşananlardan komşumuz İran dahil bölgemizdeki tüm ülkeler gereken dersleri çıkarmalıdır. Şayet bölgemizde İsrail saldırganlığına, İsrail’in devlet terörüne karşı bir ortak önlem alınmak isteniyorsa herkes şapkasını, sarığını, kavuğunu önüne koyup etraflıca düşünmelidir. Bir öbür değerli konu şudur bedelli kardeşlerim; İsrail’in son 2 yılda artık açıktan gerçekleştirdiği saldırganlık, Türkiye’nin de içinde bulunduğu geniş coğrafyamızın karşılaştığı meseleleri izah etmektedir.”
Kaynak: Haberler.com
